Büyük İskender’in Ölümü
Tarih boyunca en büyük askeri ve politik liderlerden biri olarak kabul edilen Büyük İskender, MÖ 356 yılında Makedonya’nın Pella şehrinde dünyaya gelmiştir. Babası II. Philip tarafından özenle eğitilmiş ve ünlü filozof Aristoteles’in öğrencisi olarak yetişmiştir. Genç yaşta askeri ve siyasi yeteneklerini göstererek Makedonya tahtına çıkmış, kısa sürede dünya tarihindeki en büyük imparatorluklardan birini kurmuştur.
Büyük İskender’in ölümü, yalnızca kendi dönemini değil, dünya tarihinin akışını da köklü bir şekilde değiştirmiştir. MÖ 323 yılında Babil’de ansızın hastalanarak hayatını kaybetmesi, tarihçiler tarafından uzun süredir tartışılan bir konu olmaya devam etmektedir. Ölüm nedeni hakkında çeşitli teoriler ortaya atılmış olup, doğal sebeplerden zehirlenmeye kadar birçok ihtimal değerlendirilmiştir. Ancak kesin bir sonuca varılamamıştır.
Bu makalede, Büyük İskender’in ölümüne giden süreç, hastalığına dair teoriler, ölümünün ardından yaşanan siyasi kargaşa ve mirasının bugünün dünyasına etkileri detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

Büyük İskender’in Ölümü
Büyük İskender’in Son Yılları ve Ölümüne Giden Süreç
Büyük İskender, Doğu’ya yaptığı seferlerde Hindistan’a kadar ilerlemiş ve burada Porus ile yaptığı ünlü Hydaspes Muharebesi’ni kazanmıştır. Ancak ordusunun aşırı yorgunluğu, sert iklim koşulları ve artan huzursuzluk nedeniyle Hindistan’ın daha doğusuna ilerleyememiştir. Geri dönüş yolculuğunda ordusunu ikiye bölerek bir kısmını deniz yoluyla Pers topraklarına yönlendirmiş, kendisi ise karadan Gedrosya Çölü üzerinden ilerlemiştir. Bu yolculuk, İskender ve ordusu için son derece zorlu geçmiş, açlık ve susuzluk nedeniyle binlerce askerini kaybetmiştir.
Babil’e ulaştığında, yeni fetihler planlamaya devam etmiştir. Arabistan’a sefer düzenlemek ve Batı Asya’daki egemenliğini pekiştirmek istemiştir. Ancak, bu süreçte ansızın hastalanmış ve yaklaşık on gün boyunca yüksek ateş, halsizlik ve bilinç bulanıklığı gibi semptomlar göstermiştir. Kaynaklara göre, İskender hastalığı süresince konuşma yetisini kaybetmiş, ancak generalleriyle zaman zaman iletişim kurmaya çalışmıştır. Hastalığının şiddetlenmesiyle birlikte yatağa düşmüş ve MÖ 10-11 Haziran 323 tarihlerinde Babil’de hayatını kaybetmiştir. Ölümünün ardından, bedeni günlerce çürümeden kalmış, bu da bazı tarihçilerin ölüm sebebinin zehirlenme olabileceğini öne sürmesine neden olmuştur.
İskender’in Olası Ölüm Nedenleri
Büyük İskender’in ölüm nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak tarihçiler ve modern araştırmacılar tarafından öne sürülen bazı ihtimaller şunlardır:
- Sıtma veya Tifo: Büyük İskender’in fetihleri sırasında tropikal ve sıcak iklimlerde uzun süre bulunması, özellikle Mezopotamya ve Hindistan bölgelerinde yaygın olan bulaşıcı hastalıklara yakalanma riskini artırmıştır. Yüksek ateş, halsizlik ve bilinç bulanıklığı gibi belirtiler gösterdiği düşünüldüğünde, sıtma veya tifo gibi hastalıklardan birine yakalanmış olması ihtimal dahilindedir.
- Batı Nil Virüsü: Modern tıp uzmanları, İskender’in belirtilerinin Batı Nil virüsü gibi sivrisineklerden bulaşan hastalıklarla da örtüştüğünü öne sürmektedir. Bu tür bir viral enfeksiyonun ateş, kas ağrısı ve nörolojik komplikasyonlara yol açarak ölümüne sebep olmuş olabileceği düşünülmektedir.
- Zehirlenme: Antik kaynaklar, İskender’in ölümünün yavaş ilerlediğini ve günlerce acı çektiğini belirtmektedir. Bu durum, yavaş etkili bir zehir kullanılmış olabileceği ihtimalini gündeme getirmektedir. Bazı tarihçilere göre, İskender’in generallerinden biri veya Pers kökenli düşmanları onu taht mücadelesi yüzünden zehirlemiş olabilir. Antik çağda arsenik ve bitkisel bazlı zehirlerin kullanıldığı bilinse de, uzun süreli acı çekerek ölmesi, zehirlenme ihtimaline dair tartışmaları sürdürmektedir.
- Otoimmün Hastalıklar ve Genetik Faktörler: Modern araştırmalar, İskender’in vücudunun kendi bağışıklık sistemi tarafından saldırıya uğramış olabileceğini öne sürmektedir. Guillain-Barré sendromu gibi nörolojik rahatsızlıklar, kas felci ve solunum yetmezliğine yol açarak ölümüne sebep olmuş olabilir. Ayrıca, ailesinde genetik hastalıklar olup olmadığı tam olarak bilinmemektedir, ancak bazı tarihçiler ailesinde kalıtsal bir hastalık bulunabileceğini düşünmektedir.
- Alkol Zehirlenmesi veya Karaciğer Yetmezliği: Büyük İskender’in aşırı alkol tükettiği bilinen bir gerçektir. Ölmeden önce ağır bir ziyafet verdiği ve büyük miktarda şarap tükettiği belirtilmektedir. Aşırı alkol tüketimi, karaciğer yetmezliği ve iç organ hasarına yol açarak ölümüne sebep olmuş olabilir.
Bu farklı teoriler ışığında, Büyük İskender’in ölüm nedeni kesin olarak belirlenememiştir. Ancak hastalığının ilerleyişi, gösterdiği semptomlar ve ölümünün ardından bedeniyle ilgili kayıtlar değerlendirildiğinde, ölümüne sebep olan faktörlerin bir kombinasyon halinde gelişmiş olması mümkündür.

Büyük İskender’in Ölümü
Büyük İskender’in Ölümünün Ardından Ortaya Çıkan Siyasi Kriz
Büyük İskender’in ölümü, ardında büyük bir siyasi belirsizlik bırakmıştır. Halef bırakmamış olması, generalleri arasında gücün paylaşımının nasıl olacağı konusunda büyük bir tartışmaya neden olmuştur. Sonunda, imparatorluk diadoklar olarak bilinen generaller arasında bölünmüştür.
Büyük İskender’in Mirası
Büyük İskender, felsefi, kültürel ve politik açıdan büyük bir miras bırakmıştır.
- Helenistik Dönem: Yunan kültürü ve Doğu medeniyetleri arasındaki kaynaşmayı başlatıp Helenistik Dönem’in ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
- Askeri Strateji: Askeri taktikleri ve fetihleri, yüzyıllar boyunca liderler tarafından örnek alınmıştır.
Büyük İskender’in ölümü, tüm dünya tarihini derinden etkilemiş ve siyasi, askeri, kültürel ve bilimsel alanlarda kalıcı izler bırakmıştır. Onun fetihleri ve yönetim anlayışı, Helenistik Dönem’in başlamasına zemin hazırlamış, Yunan kültürü ile Doğu medeniyetlerinin birleşmesini sağlamıştır. Eğitim ve felsefeye verdiği önem sayesinde, Aristoteles’in fikirleri ve Helenistik düşünce yapısı geniş coğrafyalara yayılmıştır. Askeri stratejileri, sonraki yüzyıllarda Roma İmparatorluğu başta olmak üzere birçok lider tarafından benimsenmiş, savaş taktikleri ve lojistik yönetimi konularında ilham kaynağı olmuştur. Ayrıca, kurduğu şehirler ve bıraktığı siyasi miras, modern devlet yapılarının temelini oluşturan unsurlar arasında yer almıştır. Onun mirası, günümüzde bile siyasi liderler, askeri stratejistler ve tarihçiler tarafından detaylıca incelenmeye devam etmektedir.